Turkish
Wednesday 24th of April 2024
0
نفر 0

Dahvu’l-Arz Gününün Amel ve İbadetleri

Dahvu’l-Arz Gününün Amel ve İbadetleri

Dahvu’l-Arz (Arapça: دحو الأرض), bazı rivayetlere göre yeryüzünün (yerkürenin) yayılıp döşendiği gündür. Zilkade Ayının 25. Günü olan Dahvu’l-Arz günü, dini açıdan faziletli ve önemli günlerden sayılmaktadır. Bugünde dua, zikir ve oruç gibi bazı ibadetlerin yapılmasına vurgu yapılarak tekit edilmiştir.
Etimoloji

Dahvu’l-Arz, Kur’an ve hadis bilimi terimlerindendir. “Dahv” kelimesi, sermek[1], yaymak[2] ve bir şeyi kökünden kazımak ve sökmek anlamına gelir.[3] “Dahvu’l-Arz” bileşimi ise yeryüzünün (yerkürenin) yayılıp döşenmesi anlamındadır.

Dahvu’l-Arz’dan maksat, yayılıp döşenmiş kuru zeminin sudan dışarı çıkmasıdır. Bazı rivayetlere ve eski İslami kaynaklara göre, yeryüzü ve zemin ilk önce sularla kaplıydı, sonra (sulardan) kurumuş zemin sudan dışarı çıkmıştır.[4] Sulardan arınmış ve kurumuş yeryüzünün ortaya çıktığı güne (veya başladığı gün) Dahvu’l-Arz günü denmektedir. Nakledilen bazı tarihi rivayetlere göre, yeryüzünde kendini ilk gösteren ve dışarı çıkan yer Mekke ve Kâbe’dir.[5] Dahvu’l-Arz gününün gerçek anlamı ve bu rivayetlerin senetlerinin sıhhati hakkında bazı anlaşmazlıklar ve kuşkular bulunmaktadır.
Dahvu’l-Arz’ın Tarihi ve Olaylar

Tıpkı rivayetlere ve fıkıh kitaplarına göre Dahvu’l-Arz günü, Zilkade ayının yirmi beşinci günüdür ve o gün oruç tutmak müstahaptır.[6] Bazı eski kaynaklara göre, Dahvu’l-Arz günü İran aylarından Mehr’de (23 Eylül - 22 Ekim tarihleri arasında) gerçekleşmiştir.[7] Rivayetlerde bugünde bazı büyük peygamberler hakkında bazı tarihi olaylar nakledilmiştir. Örneğin ilk semavi rahmetin Hz. Âdem (a.s)için nazil olması[8], Hz. Nuh’un (a.s) gemisinin Cudi dağına oturması[9], Hz. İbrahim ve Hz. İsa’nın (a.s) Zilkade ayının yirmi beşinci gecesi dünyaya gelmesi gibi.[10]
Kur’an’da Dahvu’l-Arz

Kur’an-ı Kerim’de “d-h-v” maddesi, yalnızca mazi fiilinde ve müfred-i müzekker-i gaip olarak “Fe’le-Yef’ulu” babında ve Naziat Suresinin 30. Ayetinde gelmiştir. Ayet şu şekildedir: وَالْأَرْ‌ضَ بَعْدَ ذَٰلِكَ دَحَاهَا ; “Bundan sonra da yeryüzünü yayıp döşedi.” Müfessirler, ayetin zeylinde yeryüzünün nasıl yaratılarak, serilip yayılması hakkında açıklamalarda bulunmuşlardır.

Kur’an-ı Kerim’de, Dahvu’l-Arz’ın niteliği, yeri ve zamanı hakkında bir açıklamada bulunulmamıştır. Bu olayın zamanı hakkında, yalnızca bahsi geçen ayette “be’de zalike/bundan sonra” ifadesi kullanılmıştır. Müfessirler, bu açıklamanın anlamı hakkında görüş ayrılığına düşmüşlerdir. Taberi, müfessirlerin bu görüş ayrılıklarına değinmiştir. Ona göre[11] müfessirlerden bazıları “be’de” (sonra) kelimesini asli anlamı olan “kable” (önce) kelimesi mukabilinde kullanmış ve yeryüzünün yayılmasının göklerin yaratılmasından sonra olduğuna kail olmuşlardır. Buna karşın, bazı müfessirler “be’de zalike” ifadesini, “me’a zalike” (birlikte, beraber, bununla) anlamında kullanmış ve yeryüzünün göklerden önce yaratıldığını ve yayılıp döşendiğini söylemişlerdir. Taberi[12], İbn Abbas’tan nakledilen rivayetin ayetin zahiri anlamına daha uygun olduğunu açıklamıştır; Bu rivayete göre, yeryüzünün yaratılışı ile yayılması (dahv) arasında fark vardır. Şöyle ki göklerin yaratılması, yeryüzünün yaratılmasından sonra ve yayılarak döşenmesinden önce olmuştur. Taberi, “Tarihu’l-Umem ve’l-Muluk”[13] kitabında, bu konuları zikrederek, bu görüşü kabul etmesinin delilini dilbilimcilerin kelimeleri nasıl kullandıklarına bağlamıştır. Şöyle ki Arapça dilinde “be’de” kelimesi, “kable” kelimesinin zıttıdır ve “me’” kelimesi anlamında değildir.

Fahri Razi, ayetin açıklamasında farklı bir görüş daha ortaya koymuştur. Ona göre “Dahv”den maksat yerin mutlak olarak yayılması değildir, bilakis maksat, yerin bir çeşit serilip döşenmesidir. Önce yeryüzünün, bitkilerin bitmesi için hazırlanması gerekir ve bu ancak göklerin yaratılmasından sonra gerçekleşebilir. Allame Muhammed bin Bakır Meclisi, yeryüzünün yaratılması ve yayılması hakkında ortaya konulan eleştirilere yanıtlar vermiş[14] ve rivayetleri ona tatbik etmiştir.[15]
Dahvu’l-Arz Gününün Amel ve İbadetleri

Dua kitaplarında[16], bugün için bazı ibadetlerin müstahap olduğu belirtilmiştir. İbadetlerden bazıları şunlardır:

    Oruç tutmak.
    Gusül almak.
    Mir Damad "Risale-i Erbaa" kitabında Dahvu'l-Arz gününün amelleri hakkında şöyle demiştir: "Bugünde İmam Rıza'yı (a.s) ziyaretetmek müstehap amellerin en faziletlisi ve günümüze kadar süregelen edeplerin en önemlilerindedir."
    Bugün güneş yükseldikten sonra (kuşluk vakti veya öğlen) iki rekât namaz kılmak. Her rekâtta Fatiha’dan sonra 5 defa Şems suresiniokumak. Namaz bittikten sonra şöyle söylemek:

        لا حَوْلَ وَلا قُوَّةَ إِلاّ بِالله العَلِيِّ العَظِيمِ

“La havle vale kuvvete illa billah’il aliyyil azim”

Anlamı: "Güç ve kuvvet ancak ulu ve yüce Allah'ladır."

Ardından şu duayı okumak:

        يامُقِيلَ العَثَراتِ أَقِلْنِي عَثْرَتِي يامُجِيبَ الدَّعَواتِ أَجِبْ دَعْوَتِي ياسامِعَ الاَصْواتِ اسْمَعْ صَوْتِي وَارْحَمْنِي وَتَجاوَزْ عَنْ سَيِّئاتِي وَما عِنْدِي ياذا الجَلالِ وَالاِكْرام

“Ya muqilel esarat aqilnii; ya mucibeddeavati ecib de’vati; ya semi’el asvati isme’ savti; var hamni va tecavaz an seyyiati; va ma i’ndi ya zelcelali val ikram”

Anlamı: "Ey sürçmeleri affeden! Benim sürçmemi affet. Ey duaları kabul eden! Benim duamı kabul et. Ey sesleri duyan! Benim sesimi duy; bana merhamet et, benim günah ve kötülüklerimden ve bendeki çirkinliklerden geç. Ey yücelik ve ikram sahibi!"

"Şeyh Tusi", “Misbah” kitabında şu duanın okunmasının müstahap olduğunu söylemiştir: ↓↓

بِسْمِ الرَّحْمَنِ الرَّحِيمِ
اللّهُمَّ داحِيَ الكَعْبَةِ وَفالِقَ الحَبَّةِ وَصارِفَ اللَّزْبَةِ وَكاشِفَ كُلِّ كُرْبَةٍ، أَسأَلُكَ فِي هذا اليَوْمِ مِنْ أَيَّامِكَ الَّتِي أَعْظَمْتَ حَقَّها وَأَقْدَمْتَ سَبْقَها وَجَعَلْتَها عِنْدَ المُؤْمِنِينَ وَدِيعَةً وَإِلَيْكَ ذَرِيعَةً وَبِرَحْمَتِكَ الوَسِيعَةِ ان تُصَلِّيَ عَلى مُحَمَّدٍ عَبْدِكَ المُنْتَجَبِ فِي المِيثاقِ القَرِيبِ يَوْمَ التَّلاقِ فاتِقِ كُلِّ رَتْقٍ وَداعٍ إِلى كُلِّ حَقٍّ وَعَلى أَهْلِ بَيْتِهِ الاَطْهارِ الهُداةِ المَنارِ دَعائِمِ الجَبَّارِ وَوُلاةِ الجَنَّةِ وَالنَّارِ، وَأَعْطِنا فِي يَوْمِنا هذا مِنْ عَطائِكَ المَخْزُونِ غَيْرَ مَقْطُوعٍ وَلا مَمْنُوعٍ، تَجْمَعُ لَنا بِهِ التَّوْبَةَ وَحُسْنَ الاَوْبَةِ، يا خَيْرَ مَدْعُوٍّ وَأَكْرَمَ مَرْجُوٍّ يا كَفَيُّ ياوَفِيُّ، يا مَنْ لُطْفُهُ خَفِيُّ أُلطُفْ لِي بِلُطْفِكَ وَاسْعِدْنِي بِعَفْوِكَ وَأَيِّدْنِي بِنَصْرِكَ وَلا تُنْسِنِي كَرِيمَ ذِكْرِكَ بِوُلاةِ أَمْرِكَ وَحَفَظَةِ سِرِّكَ، وَاحْفَظْنِي مِنْ شَوائِبِ الدَّهْرِ إِلى يَوْمِ الحَشْرِ وَالنَّشْرِ وَأَشْهِدْنِي أَوْلِياَئكَ عِنْدَ خُرُوجِ نَفْسِي وَحُلُولِ رَمْسِي وَانْقِطاعِ عَمَلِي وَانْقَضاء أَجَلِي اللّهُمَّ وَاذْكُرْنِي عَلى طُولِ البِلى إِذا حَلَلْتُ بَيْنَ أَطْباقِ الثَّرى وَنَسِيَنِي النَّاسُونَ مِنَ الوَرى وَاحْلِلْنِي دارَ المُقامَةِ وَبَوِّئْنِي مَنْزِلَ الكَرامَةِ وَاجْعَلْنِي مِنْ مُرافِقي أَوْلِيائِكَ وَأَهْلِ اجْتِبائِكَ واصْطِفائِكَ، وَبارِكْ لِي فِي لِقائِكَ وَارْزُقْنِي حُسْنَ العَمَلِ قَبْلَ حُلُوِل الاَجَلِ بَريئاً مِنَ الزَلَلِ وَسُوءِ الخَطَلِ ، اللّهُمَّ وَأَوْرِدْنِي حَوْضَ نَبِيِّكَ مُحَمَّدٍ صَلّى الله عَلَيْهِ وَآلِهِ وَاسْقِنِي مِنْهُ مَشْرَبا رَوِيا سائِغا هَنِيئاً لا أَظْمأُ بَعْدَهُ وَلا اُحَلا وِرْدَهُ وَلا عَنْهُ أُذادُ، وَاجْعَلْهُ لِي خَيْرَ زادٍ وَأَوْفى مِيعادٍ يَوْمَ يَقُومُ الاَشْهادُ.

اللّهُمَّ وَالْعَنْ جَبابِرَةَ الأوَّلِينَ وَالآخرينَ وَبِحُقُوقِ أَوْلِيائِكَ المُسْتَأْثِرِينَ، اللّهُمَّ وَاقْصِمْ دَعائِمَهُمْ وَاهْلِكْ أَشْياعَهُمْ وَعامِلَهُمْ وَعَجِّلْ مَهالِكَهُمْ وَاسْلُبْهُمْ مَمالِكَهُمْ وَضَيِّقْ عَلَيْهِمْ مَسالِكَهُمْ وَالعَنْ مُساهِمَهُمْ وَمُشارِكَهُمْ، اللّهُمَّ وَعَجِّلْ فَرَجَ أَوْلِيائِكَ وَارْدُدْ عَلَيْهِمْ مَظالِمَهُمْ وأَظْهِرْ بِالحَقِّ قائِمَهُمْ وَاجْعَلْهُ لِدِينِكَ مُنْتَصِراً وَبِأَمْرِكَ فِي أَعْدائِكَ مُؤْتَمِراً، اللّهُمَّ احْفُفْهُ بِملائِكَةِ النَّصْرِ وَبِما أَلْقَيْتَ إِلَيْهِ مِنَ الاَمْرِ فِي لَيْلَةِ القَدْرِ مُنْتَقِما لَكَ حَتَّى تَرْضى وَيَعُودَ دِينُكَ بِهِ وَعَلى يَدَيْهِ جَدِيداً غَضّا وَيَمْحَضَ الحَقَّ مَحْضا وَيَرْفُضَ االباطِلَ رَفْضا، اللّهُمَّ صَلِّ عَلَيْهِ وَعَلى جَمِيعِ آبائِهِ وَاجْعَلْنا مِنْ صَحْبِهِ وَاُسْرَتِهِ وَابْعَثْنا فِي كَرَّتِهِ حَتَّى نَكُونَ فِي زَمانِهِ مِنْ أَعْوانِهِ ، اللّهُمَّ أَدْرِكْ بِنا قِيامَهُ وَأَشْهِدْنا أّيَّامَهُ وَصَلِّ عَلَيْهِ وَارْدُدْ إِلَيْنا سَلامَهُ، وَالسَّلامُ عَلَيْهِ وَرَحْمَةُ الله وَبَرَكاتُهُ

    "Allah'ım! Ey Ka'be'nin yerini yayan, tohumu yaran, şiddetleri bertaraf eden ve bütün sıkıntıları gideren! Hakkını yücelttiğin, -üstünlük bakımından diğer günlerden- öne geçirdiğin, müminlerin yanında emanet bıraktığın, sana ulaşmak için vesile kıldığın bugünde geniş rahmetinin hürmetine senden diliyorum ki, görüşme gününe yakın olan ahdinde seçkin kılınan, kapalı olanı kullarına açan ve herkesi hakka davet eden kulun Muhammed'e ve hidayet edici, -ilim ve marifet- kandili, Allah'ın -hidayet- direkleri, cennet ve cehennemin emir sahipleri olan onun tertemiz Ehlibeyt'ine salat eyle. Bugünümüzde bize hiçbir zaman kesilmeyen ve engellenmeyen bağış hazinenden bağışta bulun ve bu bağışına ek olarak da tövbe ve güzel bir dönüş ihsanda bulun; ey kendisinden istenilenlerin en üstünü, ey ümit edilenlerin en yücesi; ey -kulların işlerine- yeten, ey vefakâr, ey lütfu gizli olan! Kendi lütfunla bana lütufta bulun, affınla beni mesut et, yardımınla beni teyit et; emir sahiplerin ve sırrının koruyucuları vesilesiyle yüce zikrini bana unutturma. Kıyamet ve mahşer gününe kadar beni zamanın şaibelerinden koru. Ruhum bedenimden çıktığı, ölüm günüm çattığı, amelimin kesildiği ve ecelimin geldiği günde, evliyan ve dostlarını başımın üzerinde hazır et (ki onları görerek dünyadan göçeyim).

    Allah'ım! Uzun süre toprak tabakaları arasında giriftar olduğum ve peşimden insanlar beni unuttukları vakit sen beni yâd et ve an; beni ikamet yurduna dahil et ve keramet menziline yerleştir; beni senin velilerinin, seçtiğin ve kendine has kıldığın kişilerin dostlarından kıl ve o günde kendinle mülakat etmeyi bana mübarek kıl. Ecelim gelip çatmadan önce beni sürçmelerden, çirkin söz ve ahmaklıklardan arınmış iyi amelle rızıklandır.

    Allah'ım! Beni peygamberin Muhammed'in -Allah'ın salatı ona ve Ehlibeyt'inin üzerine olsun- havuzuna dahil eyle ve o tatlı ve lezzetli sudan öyle bir içir ki artık hiçbir zaman susamayayım, artık o havuzdan reddedilmeyeyim, kovulmayayım. Orasını benim için şahitlerin şehadet için ayağa kalktıkları günde en iyi azık ve en mükemmel menzil kıl.

    Allah'ım! İlk ve son zorbalara ve senin velilerinin haklarını yağmalayanlara lanet et.
    Allah'ım! Onların -zulümlerinin- temellerini yık, takipçilerini ve onlar için çalışanları helak et. helak olmalarını tacil et, ülkelerini onlardan al, yollarını daralt, onların amellerinde payı olanlara ve ortaklarına da lanet et.

    Allah'ım! Velilerinin zuhur ve kurtuluşunu acele et, onların haklarını onlara geri çevir, onların Kâim olan imamlarını hak üzere zahir eyle; onu senin dinine yardımcı kıl, düşmanların üzerinde hüküm sürmek için ona iktidar ver.

    Allah'ım! Meleklerle ona yardım et ve Kadir gecesi takdir ettiğin emirle onu düşmanlardan intikam almaya yönelt ki razı olasın ve -zayıflayan- dinin onun vesilesiyle ve onun eliyle yenilensin, hakkı tamamen halis ve pâk kılsın, batılı tamamen yok etsin.
    Allah'ım! Ona ve onun bütün babalarına salat eyle; bizi onun ashabından ve ordusundan kıl, onun ric'atinde bizi de diriltip dünyaya döndür ki onun -hükümeti- döneminde onun yarenlerinden olalım.

    Allah'ım! Onun kıyamında bizi onun huzurunu idrak etmeye muvaffak eyle, onun -hükümet- günlerini bize göster, ona salat eyle, onun selamını bize ulaştır. Allah'ın selamı, rahmet ve bereketleri onun ve tertemiz babalarının üzerine olsun."
    Kaynakça

        Yukarı git↑ Beyhaki, c. 1, s. 90.
        Yukarı git↑ Halil bin Ahmed, c. 3, s. 280, Dahv kelimesinin anlamı.
        Yukarı git↑ Rağıb İsfahani, Daha maddesi.
        Yukarı git↑ Merzuki İsfahani, Kitabu’l-Ezmineti ve’l-Emkine, s. 35.
        Yukarı git↑ Fakihi, Ahbaru Mekke fi Kadimi’d-Dehri ve Hadisihi, c. 2, s. 295; Keremi, Ahsanu’t-Takasim, c. 1, s. 99; Kazvini, Asaru’l-Bilad ve Ahbaru’l-İbad, s. 114.
        Yukarı git↑ Tusi, Misbahu’l-Muteheccid, s. 669; en-Nihayet, s. 169.
        Yukarı git↑ Biruni, El-Esaru’l-Bakiayat, s. 273.
        Yukarı git↑ İbn Babaveyh, c. 2, s. 242.
        Yukarı git↑ Tusi, Misbahu’l-Muteheccid, s. 820.
        Yukarı git↑ İbn Babaveyh, s. 79; c. 2, s. 89; Tusi, Misbahu’l-Muteheccid, s. 671 ki burada Hz. İbrahim’in doğum gününü Zilhicce ayının ilk günü olarak belirtilmiştir.
        Yukarı git↑ Naziat suresi, 30.
        Yukarı git↑ Naziat suresi, 30.
        Yukarı git↑ Taberi, c. 1, s. 23.
        Yukarı git↑ Biharu’l-Envar, c. 54, s. 22, 25.
        Yukarı git↑ Biharu’l-Envar, 25, 216.
        Yukarı git↑ Mefatihu’l-Cinan, Tusi, Misbahu’l-Muteheccid, s. 671, 699; İbn Tavus, c. 2, s. 27, 29.

0
0% (نفر 0)
 
نظر شما در مورد این مطلب ؟
 
امتیاز شما به این مطلب ؟
اشتراک گذاری در شبکه های اجتماعی:

latest article

Tüm İslam Alemi ve Müslümanların Ramazan Bayramı Mübarek Olsun
HZ.ALİ B. EBİ TALİB’İN GAYBİ HABERLERİ
TEVBE, İBADET VE DUA BAHARI
Nur’a giden yol ( 694 ) Neml- 89 ila 93
Ehl-i Beyt Hadislerinde Hz. Mehdi (a.s)
HZ.MEHDİ(A.S)
Hz. Hüseyin'in Dualarından Örnekler-2
Her Derde Deva SALAVAT
Hikmetli Sözleri
Ayete'l Kürsi'nin Önemi, Fazileti ve Faydaları

 
user comment