Turkish
Thursday 25th of April 2024
0
نفر 0

Nur’a giden yol ( 694 ) Neml- 89 ila 93

Neml suresinin 89 ve 90. Ayetleri: مَنْ جَاءَ بِالْحَسَنَةِ فَلَهُ خَيْرٌ مِنْهَا وَهُمْ مِنْ فَزَعٍ يَوْمَئِذٍ آَمِنُونَ (27:89) وَمَنْ جَاءَ بِالسَّيِّئَةِ فَكُبَّتْ وُجُوهُهُمْ فِي النَّارِ هَلْ تُجْزَوْنَ إِلَّا مَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ (27:90) Yani:
Nur’a giden yol ( 694 ) Neml- 89 ila 93

Neml suresinin 89 ve 90. Ayetleri:
 
مَنْ جَاءَ بِالْحَسَنَةِ فَلَهُ خَيْرٌ مِنْهَا وَهُمْ مِنْ فَزَعٍ يَوْمَئِذٍ آَمِنُونَ
 
(27:89)
 
وَمَنْ جَاءَ بِالسَّيِّئَةِ فَكُبَّتْ وُجُوهُهُمْ فِي النَّارِ هَلْ تُجْزَوْنَ إِلَّا مَا كُنْتُمْ تَعْمَلُونَ
 
(27:90)
 
Yani:
 
Kim iyilikle (ilâhî huzura) gelirse, ona daha iyisi verilir. Ve onlar o gün korkudan emin kalırlar.
 
(Rablerinin huzuruna) kötülükle gelen kimseler ise yüzükoyun cehenneme atılırlar. (Onlara) "Ancak yaptıklarınızın karşılığını görmektesiniz!" (denir).
 
Geçen bölümde dünyanın sonu ve kıyamet mahkemesinin kurulmasından söz ettik. Bu ayetler ise kıyamet gününde ceza ve mükafat düzenine işaret ederken, şöyle buyurmakta:
 
İlahi ilim ve hikmet gereği, insanlar yaptıkları her amel karşısında hesap vermeleri gerekir. Çünkü Allah teala onlara akıl ve irade vermiş ve onlar da kendi iradeleri ile seçip karar vermiştir. Gerçekte insanlar bu dünyada yaptıkları amellerin ancak bir bölümünün sonucunu görür, çünkü dünya insanların tüm amellerini mükafatlandırma veya cezalandırma kapasitesinden yoksundur. Fakat ahiret aleminde bu dünyada olduğu gibi zaman ve mekan kısıtlaması yoktur ve herkes orada amellerinin sonucunu görür ve ona göre ya mükafatlandırılır, ya da cezasını çeker. Bu ayetlere göre, kim iyi amelde bulunduysa daha fazla mükafatlandırılır, ancak bu iyi ameli riya veya kibir gibi durumlarla ziyan olmamış olması ve sağlam bir şekilde ahiret dünyasına ulaşmış olması gerekir.
 
Bu ayeti kerimelerden şunu öğrenmekteyiz.
 
1 – İyi amelden daha önemlisi, iyi ameli riya, kibir ve günah gibi iyi amelleri heba eden ve ahirete ulaşmasına mani olan durumlardan ve afetlerden korumaktır.
 
2 – İlahi mükafatlar insanların iyi amellerinden daha üstün ve daha fazladır. Ancak kötü amellerin cezası, suçluların işlediği kötü amelle orantılıdır.
 
Neml suresinin 91 ve 92. Ayetleri:
 
إِنَّمَا أُمِرْتُ أَنْ أَعْبُدَ رَبَّ هَذِهِ الْبَلْدَةِ الَّذِي حَرَّمَهَا وَلَهُ كُلُّ شَيْءٍ وَأُمِرْتُ أَنْ أَكُونَ مِنَ الْمُسْلِمِينَ
 
(27:91)
 
وَأَنْ أَتْلُوَ الْقُرْآَنَ فَمَنِ اهْتَدَى فَإِنَّمَا يَهْتَدِي لِنَفْسِهِ وَمَنْ ضَلَّ فَقُلْ إِنَّمَا أَنَا مِنَ الْمُنْذِرِينَ
 
(27:92)
 
Yani:
 
(De ki:) Ben ancak, bu şehrin (Mekke'nin) Rabbine -ki O burayı dokunulmaz kılmıştır- kulluk etmekle emrolundum. Her şey de zaten O'na aittir. Bana müslümanlardan olmam " emredildi.
 
"Ve Kur'an'ı okumam (emredildi). Artık kim doğru yola gelirse, yalnız kendisi için gelmiş olur; kim de saparsa ona de ki: Ben sadece uyarıcılardanım.
 
Bu ayetler ve Neml suresinin son ayeti olan bir sonraki ayet, İslam Peygamberi'nin –s– Mekkeli müşriklerle son sözünü ifade eder, şöyle ki, eğer putperestlikten el çekmezseniz, bilin ki ben ilahi ayetleri tebliğ etmek ve uyarmak ve nasihat etmekten ibaret olan sorumluluğumu en iyi şekilde yerine getirdim. Şimdi bu iki yoldan birini, kendi iradesi ile seçmesi gereken sizsiniz. Yani ya Allah'ın kelamını benimser ve hidayete erer, ya da Hak karşısında durup sapkınlardan olursunuz. Kuşkusuz hangi yolu seçerseniz seçin, faydası veya zararı kendinize döner ve zannetmeyin ki sizin iman etmeniz bana bir yararı olur, ya da küfür ve inkarınız bana zarar verir. Ben Allah'a karşı görevimi yerine getiririm ve O'nun emirlerine teslim olmurum ve Kabe'nin içine yerleştirdiğiniz taştan veya ahşaptan putlar yerine Kabe'nin ve bu kentin Rabbine taparım ve bilin ki sadece bu ev değil, tüm varlık alemi O'nundur.
 
Gerçekte bu ayetler Allah Resulü'nün –s– iki farklı sorumluluğuna temas ediyor. Bunlardan biri, Allah'a tapmak ve ilahi emirleri yerine getirmek gibi bireysel sorumluluktur ve bu açıdan İslam Peygamberi –s– de diğer müslümanlar gibidir. İkinci sorumluluk, risalet sorumluluğu, yani insanlara ilahi ayetleri tebliğ etmek ve uyarmaktır. Gerçekte İslam Peygamberi –s– ve diğer tüm peygamberler padişahlar, krallar ve hükümdarlar gibi sadece emir veren ve halk da onun emirlerini yerine getiren biri değildir. Allah Resulü –s– ve tüm peygamberler ne söylediyse, kendileri herkesten önce amel etmiş ve bir müslüman olarak dinin tüm tealimlerine uymuştur.
 
Bu ayeti kerimelerden şunu öğrenmekteyiz.
 
1 – Peygamberler, Allah'ın emirlerine mutlak surette itaat eder. Onlar kendilerinden bir şey demez ve başına buyruk hareket etmez.
 
2 – Peygamberlerin ve dini tebliğ edenlerin görevi, ilahi açık ayetleri insanlara iletmektir. İnsanların bunu kabul etmeleri veya etmemeleri, küfür veya iman etmeleri kendilerini ilgilendirir.
 
3 – İnsanlar sürekli Allah'tan gafil olma riski ile karşı karşıyadır. Bu yüzden dini liderlerin görevi, insanları uyarmak ve kötü amellerden sakındırmaktır.
 
Neml suresinin 93. Ayeti:
 
وَقُلِ الْحَمْدُ لِلَّهِ سَيُرِيكُمْ آَيَاتِهِ فَتَعْرِفُونَهَا وَمَا رَبُّكَ بِغَافِلٍ عَمَّا تَعْمَلُونَ
 
(27:93)
 
Yani:
 
Ve şöyle de: Hamd Allah'a mahsustur. O, âyetlerini size gösterecek, siz de onları görüp tanıyacaksınız (ama artık faydası olmayacaktır). Rabbin, yaptıklarınızdan habersiz değildir.
 
Bu ayet, Neml suresinin son ayetidir ve Allah tealaya hamd ve şürketmekle son bulur. İnsan yüce Allah'a onu hidayete erdiren Kur'an'ı Kerim gibi bir nimet sunduğu için hamd etmelidir. İnsan yürek yakan bir öğretmen gibi insanları saadet yoluna yönlendiren Hz. Muhammed –s– gibi bir peygamber gönderildiği için hamd etmelidir.
 
Ayet şöyle devam etmekte: Gelecek kuşaklar ilahi ilim, hikmet ve güçten bir çok işareti bulacaktır. Bu işaretler dünyada tanınan en ufak mahluklardan göklerde görünen en büyük ve en uzak gezegenlere ve yıldızlara kadar her yerde söz konusudur. Gerçi insanların bakış açısı farklıdır. Kadavra odasında bir cenazeyi kesen ve öğrencilerine organları anlatan bir doktorun yaptığı işle, bir aşçının ciğeri kebap yapmak için kesmesi görecede aynı iş gibi görünse bile, gerçekte birbirinden farklıdır ve iki farklı hedefi söz konusudur. Eğer varlık alemini mahluk olarak kabul edecek olursak, içinde gördüğümüz her şey, bu alemi yaratan Allah'ın işaretidir ve eğer ona hedefsiz bir doğa gibi bakacak olursak, onu yaratan Allah'tan gafil oluruz. Bu gaflet ise insanın fikrini ve düşüncesini etkiler.
 
Bu ayeti kerimeden şunu öğrenmekteyiz.
 
1 – Kur'an'ı Kerim ve İslam Peygamberi –s– iki büyük nimettir ve bunlar için her daim şükretmek gerekir.
 
2 – İlahi ayetlerden şimdiye kadar gördüklerimiz, bu ayetlerin sadece küçük bir bölümüdür. Beşeri ilim ilerledikçe, yüce Allah'ın varlık alemindeki azametini yansıtan yeni ayetler ve işaretler ortaya çıkacaktır.
 
3 – İlahi mühletleri Allah'ın gafletine yormamak gerekir, çünkü Allah teala sürekli bizim amellerimizi gözetlemektedir ve bu daimi gözetim, O'nun rabbaniyetinin işaretlerindendir.


source : irib
0
0% (نفر 0)
 
نظر شما در مورد این مطلب ؟
 
امتیاز شما به این مطلب ؟
اشتراک گذاری در شبکه های اجتماعی:

latest article

Gönülden Gönüllere
Hz. İbrahim'in Güzel Ahlakı
Meyyite Telkin Etmenin Felsefesi
İMAM RIZA (A.S)’IN ZİYARETİ
İMAM HÜSEYİN(A.S)DAN NAKLEDİLEN HADİSLER
Tüm İslam Alemi ve Müslümanların Ramazan Bayramı Mübarek Olsun
HZ.ALİ B. EBİ TALİB’İN GAYBİ HABERLERİ
TEVBE, İBADET VE DUA BAHARI
Nur’a giden yol ( 694 ) Neml- 89 ila 93
Ehl-i Beyt Hadislerinde Hz. Mehdi (a.s)

 
user comment