Turkish
Friday 29th of March 2024
0
نفر 0

DİNDE ZORLAMA VARMIDIR

DİNDE ZORLAMA VARMIDIR

بسم الله الرحمن الرحیم


DİNDE ZORLAMA VARMIDIR


Yazan: Serhat Aktas


Dinde zorlama yoktur. Gerçekten kemal, dalaletten ayrılmıştır. O halde Allah'a iman edip ve tağuta sırt çeviren herkes sağlam bir ipe sarılmıştır. Gerçekten Allah işiten ve bilendir.

Eğer gerçekten dinde zorlama yok ise neden dinden çıkan birinin cezası ölüm olarak tespit edilmiştir.
Öncelikle şunu söylemek gerekir ki inanmak ve inkâr etmek insanın kendi iç dünyasında oluşan kavramlardır ve bundan hiç kimsenin hiçbir şekilde haberdar olması mümkün değildir.

Doğal olarak dinde zorlama yoktur cümlesi insanın iç dünyası ile ilgilidir. Bu sebepten dolayı dini zorla insanlara kabullendirmek ve onları zorla bir şeylere inandırmak dinin emirlerinin dışındadır.

Fakat inandığını anlatmak, açıklamak ve bu inancı teşrii etmek başlı başına toplumsal bir kavramdır. Şöyle ki su yüzüne çıkan her inancın toplumda olumlu ve olumsuz etkileri olacaktır.

Hiç şüphesiz inanç serbestliği, inancını açıklama serbestliğiyle farklı manalara sahiptir. Bu çeşit bir özgürlüğü, yani her inancı açıklayabilme serbestliğini hiçbir toplum hiçbir ferde vermez.

İslami topluluklarda diğer topluluklar gibi kendi doktrinlerine zarar verebilecek, tabi bu zarar ameli noktada da olabilir, hiçbir eyleme izin vermez. Daha önce de söylediğimiz gibi inanmak, Batıni ve tekvinidir. Bu yüzden onu değiştirmek imkânsız olduğu gibi, insanları bundan mahrum etmekte en az o kadar imkânsızdır.

Fakat bu tür düşüncelerin açıktan açığa söylenmesi ve dine karşı apaçık bir savaş açılması İslam dinince yasaktır.

Şöyle bir soru akla gelebilir. Eğer inanmak ve inanmamak deruni ve Batıni bir şey ise, neden bunun toplum içinde dışa vurulması İslami kurallar açısından yasaklanmıştır. Bu soruya şöyle cevap vermek mümkündür.

Toplumda yaşayan Müslümanlar veya herhangi bir dine bağlı insanların çoğunluğu âlim ve araştırmacı olmadıkları için, tahlil edebilme güçleri azdır. İnançlarını yeren saldırılırdan çok çabuk etkilenirler ve kendi inançlarının aleyhinde olan şeyleri işittikleri zaman, onlarda dine ve dindarlara karşı bir çeşit anti sempati uyanır.

Ve bu şey kesinlikle İslam'ın istemediği şeydir. İslami topluluklarda bu tür davranışları sergileyen ve dine karşı bu şekilde bir saldırıya geçen insanlara mürtet denilir. Ve bu insanların hükmü öldürülmektir.

Tabi mürtet kayıtsız şartsız ölüme mahkûm edilmez. Kesinlikle öldürülmesi farz olan mürtet, fıtri mürtet denilen ve Müslüman anne babadan dünyaya gelmiş ve tövbe etmeyi kabul etmeyen şahıs için geçerlidir.

İslam'da böyle bir hüküm ve ceza olmamış olsaydı, bugün İslam dinini bu şekilde bir bütün olarak görmek mümkün olmazdı. İslam dini bekası, kangren olmuş bir parça gibi toplumda dolaşan bir insanın canından daha değerlidir.

Bilerek birisini öldürmenin cezası kısastır. Yani başkasının hakkına tecavüz ederek onun en değerli şeyini elinden alan birisinin çarptırıldığı ceza, kendisinin de en değerli şeyini bu suça karşılık vermesidir.

Şimdi sizden şöyle bir soru soruyorum, İslam dini uğruna can veren sayısız insanların kanı İslam'dan daha değerli değildi. Acaba bu insanların uğruna can verdikleri dini toplum içinde zayıflatan birinin, yaptığı şeyin suç sayılması ve buna karşılık toplumdan tamamen sıyrılıp atılması haksızlık mıdır?

İnsanın inancını açıklaması ve hatta bu inancı savunması İslam dininin kesinlikle kabul ettiği ve olması gerektiğine inandığı şeydir. Fakat bu çeşit bir özgürlüğü başkalarının inancını zayıflatmak ve onları kendi inandıkları şeyler hakkında şüpheye düşürmek için kullanmasını engellemek İslam dinine has bir şey olmadığı gibi bütün semavi dinlerde mevcuttur.

Daha açık bir tabirle şöyle söylemek mümkündür. İnsan, sahip olduğu her türlü inancı kendi iç dünyasında koruma hakkında sahiptir. Fakat bu düşünceyi dışarıya vurmak istediği zaman zarar verebileceği taze beyinleri ve araştırmadan ve mütalaadan yoksun insanları göz önünde tutmalıdır.

Çünkü daha önce de söylediğimiz gibi bu tür bir dışa açılım birçok insanın kendi inancında şüpheye düşmesine ve toplumun dini değerlerinin sahip olması gereken inanç seviyesinden daha aşağılara doğru inmesine sebep olacağından kesinlikle yasaklanmıştır.
    

0
0% (نفر 0)
 
نظر شما در مورد این مطلب ؟
 
امتیاز شما به این مطلب ؟
اشتراک گذاری در شبکه های اجتماعی:

latest article

Bakara suresinin 228. ayeti erkeğin kadından üstün olduğunu söylemektedir. Bu ...
Fatiha suresindeki nimet verilenler, gazaba uğramışlar ve sapmışlardan maksat ...
Kuranı kerimde kaç defa Hazreti İsa’nın (a.s.) İsmi zikredilmiştir?
Habil ve Kabil kimle evlendiler?
Kehf suresinin Muhtevası ve okumasının fazileti nedir?
İyyake na’budu ve iyyake neste’in” ayetinin tefsiri nedir?
Tarık’ın kurandaki anlamı nedir?
Kuranı kerim dağları yeryüzünün çivileri şeklinde tanımlamış, Kuranı kerimin ...
Acaba Kuran-ı Kerim'de sırat köprüsüne işaret edilmiş midir?
Kur’an’da kıyamet günündeki azap için farklı tabirler kullanmasının illet ...

 
user comment