Turkish
Tuesday 19th of March 2024
0
نفر 0

İmamın İsmeti

İmametin temel şartlarından ve imamın en önemli özelliklerinden birisi de "İsmet" sıfatıdır. İsmet; hakikate olan ilimden ve kuvvetli iradeden kaynaklanan bir özelliktir. İmamda, bu iki özelliğin bulunmasından dolayı her türlü günaha ve hataya (düşmekten) duçar olmaktan korunmaktadır. İmam; dini maarifleri tanıma, açıklama, onlara amel etme, İslam toplumunun maslahat ve zararlarını bilme konusunda her türlü sürçmeden masumdur.

    İmamın masum olması konusunda çeşitli akli ve nakli (Kuran"dan ve Hadislerden) deliller vardır. Akli delillerin en önemlileri şunlardan ibarettir:

   A- Din ve dindarlık yolunun korunması, imamın masum olmasına bağlıdır. Zira imam dinin korunmasından, tahrif olmamasından ve halkın din yoluna hidayet olmasından sorumludur. İmamın yalnızca sözleri değil; hatta başkalarının amellerini onaylayıp onaylamama konusundaki tutumu da, toplumun ameli üzerinde etkili olmaktadır.

    Dolayısıyla dini anlama ve ona amel etme konusunda her türlü sürçmeden korunmuş olması ve böylelikle izleyicilerini doğru yola hidayet etmesi gerekir.

    B- İnsanların, dini tanıma ve uygulama konusunda hatasız olmamaları; toplumların imama ihtiyaç duymalarının delillerinden biridir.
Eğer halkın rehberi de hata sahibi olursa halkın imama tam olarak güvenmesi nasıl sağlanabilir?! Başka bir ifadeyle; imam, masum olmazsa, halk imama uyma ve emirlerini yerine getirme konusunda şek ve şüpheye düşecektir. [1]

    Kur"an-ı Kerim"de imamın masum olması gerektiğine işaret eden ayetler de bulunmaktadır. Onlardan birisi Bakara suresinin 124. ayetidir. Bu ayette, Allah-u Teala Hz. İbrahim"e (s.a) nübüvvet makamından sonra yüce imamet makamını vermiştir. Daha sonra Hz. İbrahim kendi neslinde de imamlar karar kılınmasını isteyince yüce Allah şöyle buyurmuştur: "zalimler benim ahdime nail olamaz!"

     Yani; imamet makamı, Hz. İbrahim"in (a.s) neslinden olanlara, ancak zalim olmayan insanlara mahsustur.

    Kur"an-ı Kerim, Allah"a şirk koşmayı büyük bir zulüm olarak kabul etmektedir. Aynı şekilde, Allah"ın emirlerini çiğnemenin de nefse zulüm olduğunu bildirmiştir.

     Dolayısıyla kim hayatının her hangi bir döneminde günah işlemişse zalim olarak telakki edilmiş ve imamet makamına layık görülmemiştir. Böylelikle bu gibi insanlar bu makama ulaşamayacaklardır.

    Başka bir ifadeyle; hiç şüphesiz Hz. İbrahim (a.s) "İmamet makamını" zürriyetinden gelip bütün ömrü boyunca günah işleyen veya başlangıçta iyi sonra kötü olan insanlar için istememiştir. Buna göre geriye iki grup kalmaktadır:

     1. Başlangıçta günahkâr olanlar. Ancak sonra tövbe edip iyi olan insanlar.

      2. Hiç günah işlemeyen insanlar.

     Allah-u Teala kelamında birinci grubu kabul etmemiştir. Sonuç olarak "İmamet" makamının, ikinci grup için sınırlandırılmış olduğu anlaşılacaktır. Yani hiç günah işlemeyen insanlar bu makama ulaşabileceklerdir.

-------------------------------------------------------------------------------

    [1]- Buna ilave olarak şunu ekleyebiliriz; Eğer imam hatadan korunmamış olursa, insanlarihtiyaçlarına cevap verecek başka bir imamın peşine gitmeleri gerekir. Eğer o da aynı şekilde olursa, başka bir imam gerekecektir. Bu silsile farzımız sonsuza kadar devam edecektir. Felsefi olarak böyle bir farz mümkün değil muhaldir.

0
0% (نفر 0)
 
نظر شما در مورد این مطلب ؟
 
امتیاز شما به این مطلب ؟
اشتراک گذاری در شبکه های اجتماعی:

latest article

İMAM RIZA (A.S)’IN ZİYARETİ
Ehlisünnet Rivayetlerinde “Sakaleyn Hadisi”
Hz. Rugayye'nin (İmam Hüseyin’in Kızı) Şehadet Yıldönümü
HZ.MEHDİ(A.S)
Arafat heyecanı
KISACA İMAM RIZA (A.S) IN HAYATI
CAFERİLİK
Kur`an-ı Kerim`de Oruç ile İlgili Ayetler
Kur'an Hatmi
HZ. RESULULLAH’TAN (S.A.A) HİKMETLİ SÖZLER

 
user comment